Sevgili Fenerbahçeliler,
Hayatımızın en zor ve sonuçta belki de en çok acı veren sezon sonunu yaşadık. Kuşaklar boyu birbirimize anlatacağız, gerek İzmir’de, gerek Denizli’de yaşadığımız o korkunç 110-120 dakikaları. Evet biliyorum, hiç birimizin ağzını bıçak açmıyor.
Buna rağmen sözlerimi iyi okumanızı rica ediyorum. Mühim olan kara gün dostu olmaktır. Mühim olan kara günde kenetlenmektir. Mühim olan karanlığın üzerimize demir perde gibi indiği anlarda yine yüreğimizi tarihimizden aldığımız güçle ferah tutabilmektir. Mühim olan bizi “Fenerbahçe” yapan farklı değerlerin köküne inip, aradığımız morali, gücü, kendi kanatlarını yeniden yaratma yetisini orada tekrar kazanabilmektir.
Ağlamak, yakınmak, kadere isyan etmek, futbola veya kulübümüze küsmek bize yakışmaz. Biz Türkiye tarihinin en büyük başarılarına imza atmış spor kulübüyüz. Bu yıl da bize yakışan en güzel şekilde mertçe, dürüstçe, centilmence mücadele ettik.
Lütfen elinizi vicdanınıza koyun: İzmir’de o büyük çıkışla 2-2’yi yakaladıktan sonra, koca yürekli kahramanımız Luciano’nun vurduğu kafalar çizgilerden dönmese o kupa kazanılmış olmayacak mıydı?
Ya da Denizli’de çıkardığımız felaket oyuna rağmen son saniyelerde Appiah’ın kafası direkte patlamasa, şutu yandan içeri girse ortalık bayram yerine dönmeyecek miydi?
Futbol bu, olur. O anda topun gramajı hava miktarı bile bir golü etkileyebilir. Her şey olur. Her şey bıçak sırtındadır. Bunları anlamazsak, sürekli olarak şansın bizim yanımızda olacağını düşünürsek, futbol yalnız “kazanmak” olduğuna şartlanırsak… Tabii ki üzülürüz, yıkıma uğrarız ve hatta bu yüzden o kritik maçları kaybederiz. Herhalde bana aksini söyleyecek değilsiniz. Denizli’de bizim takım maça psikolojik olarak hazır mıydı? Hayır değildi. Oyuncularımızın ayakları yere basamıyordu. Nerede duracaklarını bilemiyorlardı. Stres yoğunluğundan kilitlenmişlerdi ve belli ki bir mentor aracılığıyla bir hazırlanma yaşamamışlardı.
Bunlar artık tarihte kaldı. Toplar çizgilerden, direklerden döndü federasyon resmen taraf tuttu, hakkımızı yedi diye bu takım unutulabilir mi? Bu yönetimin kulübe kazandırdıkları es geçilebilir mi? Şunu bilin ki, bugün duyduğumuz acıların oranında yarınki sevinçlerimiz bir o kadar görkemli olacak. Teşekkürler sevgili futbolcular! Teşekkürler Alex, Tuncay, Lugano, Appiah, Ümit, Volkan ve tüm diğerleri! Teşekkürler sevgili taraftarlar!
İşte şimdi size en büyük fırsat: Tüm kupaları toplamış kadar el ele verip takımınızla coşku içinde kenetlenebiliyor musunuz? Dosta düşmana parmak ısırtacak şekilde sarı-lacivert heyecanını damarlarda akıtabiliyor musunuz? Formanızla gururla sokağa çıkabiliyor musunuz?
Şimdi tam zamanı. Aile olduğumuzu göstermenin, keşfetmenin en güzel anı! İnanın bana. Yapıcı eleştirileri daha sonra aramızda yaparız. Cumhuriyet olduğumuzu kanıtlayacağımız gün bugündür! Üstelik unutmayalım, 100. yılımıza girdik! Bize üzgün olmak yakışmaz, Fenerli olmanın, centilmen ve yürekli olmanın gururu yakışır